24 Ocak 2011

...

bu uçurum!
erimiş akmış kayalar. iki rüya arası kesilip atılmış bir perçem gibi,
kuşlarla karanlığın arasında, bir cam kırığı gibi,
saydam ve saplanmış duran kavgalar çıkartan etine yeryüzünün.
bu uçurum...
gene düşşek seninle yazın peşine. alenen kıçına bir müşkülün, takılsak.
bir cümleyi, sefil mi sefil bir cümleyi, çıkartsak en yükseğine kanlı palalı bir sıcağın.
yağmurlar, dalgalar ve dağınık bahçelerden çıkamayışımızı, senin şimdi fink attığın o şehrin gözleriyle çarpıştırararak hem. sen duymasan ama! göğün denizinde batsan, batsan berdevam...
ben kovuldum yürüdüğüm yoldan, gördüğüm rüyadan. tanrının sevdiği bir işti güneşten gözlerinde yakmak beni. kovuldum, en dokunaklı güzleri suya düşüren, göze alamadığım, yırtıklarını onarıp bir yaprağa giydirdiğim o hayalden...
sen artık gelsen.
gelsen...

darmaduman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder