17 Ağustos 2012

kızıl elma


kulağıma ezan değdirmeyen kent,
siyahın geceden koptuğu o nahlet gece,
ruhumun çıplaklığını sergilediği o kirli nokta !
bak ! üşüyorum,
cehennemin taa dibinde ..


ateş düştüğü yeri yakıyor
ne eksik ne de fazla

8 yorum:

  1. Sözün bittiği an,üşüyerek akan soğuk gözyaşı damlaları ve yüreğinde her daim kalacak acıya karışan özlem..:(
    Sevgiyle kal,Lô - Lâ ...

    YanıtlaSil
  2. Gözlerimiz kelimelerde kalmıştı.
    Okuduk, üstünde cehennem yazıyordu...
    Cenneti geride bıraktık
    Ve çekildik aradan...


    Güzeldi yeniden.Ne zaman senin bloğuna girsem şiir yazıyorum...Şiirsel cinnetimi tetikliyorsun :)))))

    Saygılar :D

    YanıtlaSil
  3. lo la cım geçen oracaktım yoksa ben mi yanılıyorum nahlet kelimesi nalet değil midir?

    YanıtlaSil
  4. Ve kızıl elmayı bir kez ısırdıysan, mecbursun o üşümelere. Ne eksik ne fazla! Belki milyon kez yanılır uslanmayan yüreğin, ama yine de tekrarlarsın cehennemi yaşamalara. Uslanmaz insanların kaderi...

    YanıtlaSil
  5. Ateş düştüğü yeri yakıyor... Kim umursadı ki o geceyi önlemlerini aldı şimdi? Cevap: Hiç kimse...

    YanıtlaSil
  6. sevmiyorum nedense bu sözü '' ateş düştüğü yeri yakar/yakıyor.'' ateş nereye düşerse düşsün bizi de yakmalı !

    ezanlarla çınlayan memleketlerden ayrı kalan her hüzünlü gönülden çıkabilecek o ses şu cümleyle ahengini bulmuş ''kulağıma ezan değdirmeyen kent''

    kulağıma ezan değdirmeyen kent'den selamlar ederim ...

    YanıtlaSil
  7. ateş düştüğü yeri yakar etrafını aydınlatır.

    YanıtlaSil
  8. Allah ezanı kulaklarımızdan eksik etmesin

    YanıtlaSil