24 Eylül 2012

Pandora



hatırlamıyorum hayatımda kendimden bu kadar uzak kaldığımı ..
kendimi hiç bu kadar savunmasız, çıplak, korumasız ve ıssız hissettiğimi hatırlamıyorum..
ve, dönüp arkama baktığımda hiçkimse kalmamış/tı ..










5 yorum:

  1. Dönüp arkana bakmasan/da olmuyor.

    Bu arada '' / '' senden miras.Sayende kullanır olduk iyi mi ? :)

    YanıtlaSil
  2. aslında
    kimsenin kalmaması
    pek de fena değil mi?
    ki?
    "Bir daha, yalnız sana bağlı olmayan şeyleri ciddiye alma. Aşk, dostluk, ün gibi." diyor C. Pavese -- Yaşama Uğraşı'nda.....

    YanıtlaSil
  3. henüz kozasından yenice çıkmış bir kelebeğin üç günlük ömründe bimecâl kanatlarını güneşlere serip, incecik damarlarını kanlandırıp güçlendirmekle sert rüzgârlarda savrularak uçmalara hazırlama çabasını görmezdi kimseler..
    ne zordu oysa!.
    (senin, henüz ayakların üzerinde durabildiğin ilk gün dünyaya, çeliğine su vermeye başlamıştı hayat.. oysa sen savaş sevmeden meydana itilmiştin, hayatla kanlı vuruşmalara.. kolunun kanadının cılızlığına bakıp, kanlı kirli dünyayla tanışmayı hiç istemeyen, imdat isteyen, hayata henüz hazır olmayan çocuk bakışlarınla, yaşama savaşında bir anne çocuğu gibi adımlarını geriye atmıştın.. lakin çaresiz yürüyecektin; nemli gözlerini sılada, sıcak ve emniyetli kucaklarda bırakarak..)
    ..
    fırtınalar en çok karşısında eğilmeyenlerin üzerine gider; meydan okuyanları söküp yerinden savuramadığında sertleşir; ta ki toprağından en uzağa fırlatana dek.. ve ama bir fırtınaya bir kelebeğin kanatlarını kırmak büyük zafer değil..

    sarp olsan ya tırmanacak dağ bilirler, yahut yol düşürürler bir kenarına; türkülerin dediği, “dağ ne kadar yüce olsa/bir kenarı yol olur” misali.. ağaç olsan, köklü, asırlık, heybetli, yıkıp uzatıverirler yere upuzun, yahut köprü ederler bir dipsiz derinliğin iki yakasına.. sonuçta bir karşı kıyı bilip de geçemedikleri yerlere vururlar sırtını ve bitmez ayakaltlarında çiğnenişin..
    ..
    bükülmeden biz, kırılmayı hep erlik bilip “göze göz, dişe diş!” demelerle kafa tutarken en ağır esmelerine hayatın, fırtına geçene kadar bir sığınak bulup, ardına sinmedik.. biz öyle kırıldık hep..
    eğilip kırılmamak; buna erlik der insanlar..işte itiraf ediyorum; ben eğiliyorum artık hayatın karşısında.. kınanıyor olsam da eğiliyorum ve ama bu bir hürmet eğilişi değil, bil!.
    bir kul olduğumu anladığım gün bildim aczimi..ve bu ne hezimetti bana, ne de hayata mağrur bir zafer..
    oysa bir ganimet değil, ‘işte sırtım; kimin ne alacağı varsa?!’ deyip, çoktan çevirmişsen yüzünü insanadan dünyadan hayattan.. miri malı yağmaya açmışsan ortalık yere yüreğini ve vermişsen araya umarsızca, hesapsız, düşürmüşsen sokağa ‘el bebek, gül bebek’ gençliğini ve kanayarak büyüttüğün kelimelerini ben gibi;
    üzülme kalbinin kimsesizliğine, kimsesizliğine şu kelimelerinin.. sen gibi kelimeleri yetim olan biri gelir, bulur, alır; alır paylaşır kederini hüznünü, siler gözlerini kelime yağmurlarıyla yıkayarak..

    gelince o, durur zaman, usulca susar yürek, gülümseyerek
    düşer dil ve hece
    o geldiğinde artık saat teselliyi vurur ve vakit artık huzurdur..
    ve o, çok bekletmeden mutlaka çıkar gelir..
    ..
    hiçbir zaman yalnız olduğumuzu düşündüğümüz andan daha az yalnız değilizdir.. ve hiçbir yalnız, yalnızlığın kendisi kadar yalnız değildir.. bunu, birinin yanında çok uzun zaman duramayışından bilirim..

    zordur elbet intizar..lakin bekleyin; küsmeyin!.

    selâmetle..

    YanıtlaSil
  4. güzel Rabb'in c.c oradaydı...

    YanıtlaSil